
Bu çalışma, Türkiye’de küçük ölçekli ve yeni kurulmuş olan işletmeleri desteklemeyi hedefleyen teknoloji inkübatörlerinin (bundan sonra kuluçkalık olarak anılacaktır) etkinliğini ortaya koyabilmeyi hedeflemiştir. Kuluçkalıklar bünyesindeki 48 adet firma, 41 adet de kuluçkalık dışındaki firmayla yüzyüze görüşmeler sonucunda çeşitli kriterler temelinde karşılaştırma yapılmış, sonuçta kuluçkalıktan yararlanan ve yararlanmayan kesimin durumu analiz edilmiştir. Bu iki kesim arasındaki farklılığa ilişkin bulgu, kuluçkalık içindeki girişimlerin dıştakilerle karşılaştırıldığında ekonomik performanslarının daha iyi olduğu, ancak aynı şeyin yenilik üretebilme yeteneği için söylenmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Performans farklılığının arkasındaki temel gerekçenin ise; mali destek hizmetlerinin yanında kuluçkalık destek hizmetlerinden kaynaklandığı görülmektedir. Ayrıca, bir diğer önemli tartışma konusu ise girişimcilerin karakteristik yapılarının, işletmeler arasındaki ağ yapının (network) ve üniversitelerle girişimler arasındaki ilişkinin etkisinin güçlü olmadığı tezidir. Orijinal metne http://www.erc.metu.edu.tr/menu/series04/0412.pdf adresinden ulaşılabilir.
Genel olarak kabul edilen gerçek, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) gelir ve istihdam yaratmakta önemli rolleri olduğudur. KOBİ’lerin sahip olduğu esnek yapı, ekonomik çevre koşulları ve teknolojik gelişimlere ilişkin olarak kendilerini kolaylıkla yeni koşullara uyumlandırmalarını sağlamaktadır. Gerek bazı politikacılara, gerekse de bazı ekonomistlere göre; büyüme, yenilik geliştirme ve istihdam yaratmakta yeni olanak ve olasılıklar küçük ve yeni kurulu olan girişimlerin faaliyetlerinden doğacaktır. KOBİ’lerin gelişmekte olan ülkeler içinde ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek yolunda önemli rolleri söz konusudur. Bununla beraber, KOBİ’lerin özelliklerinden kaynaklanan bazı dezavantajlı durumları da söz konusudur. Ölçek ekonomisinin gerek çıktı, gerekse de girdi boyutunda sağladığı getirilerden genellikle faydalanamazlar. Küçük ölçekli olmak gerek ürün, gerekse de süreç yeniliklerinde önemli bir engel olmakta, bu durum ise rekabet gücünde sınırlandırıcı bir etken olarak KOBİ’lerin karşısına çıkmaktadır. Kaynaklara ulaşma konusunda çeşitli sorunlarla karşılaşmakta ve yine bilimsel bilgiye ulaşmakta karşılaştıkları güçlükler nedeniyle Ar-Ge girişimlerinde de sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Yukarıda özet olarak bahsedilen sorunlara ve çözümüne ilişkin olarak, kuluçkalıkların çözüm anlamında cazip bir destek çerçeve sistemi sunma imkanları olduğu görülmektedir. Kuluçkalıklar, KOBİ’lerin karşılaştıkları zorlukları aşmakta, çeşitli destek hizmetleri sunarak, teknolojik yenilik süreçlerine ve sanayide yenilenmeye yönelik süreçleri besleyecek ve güçlendirecek yapıya sahiptirler. Kuluçkalıkların üniversiteler için de önemli sayılacak misyonları söz konusudur. Geçen 10 yıl içinde Türkiye’nin de bazı ülkelerin kuluçkalıklara dönük yaklaşımlarını benimseyen bir eğilimi olduğu görülmektedir. Söz konusu hareket 1990’ların başında özellikle teknolojik alandaki iş süreçleriyle ilgili kuluçkalıklara daha fazla odaklanarak başlamıştır.
Prof. Dr. Erol Taymaz ve Dr. Semih Akçokmak tarafından hazırlanan tebliğde teknoloji iş süreçleri kuluçkalıklarına ilişkin Türkiye tecrübesini aktarmak hedeflenmiştir. Hedefe ulaşabilmek için ise; 48 adet kuluçkalık içinde, 41 adet de kuluçkalık dışındaki işletme ile yüzyüze görüşmeler yapılmış, kuluçkalıklardan faydalananlarla karşısında faydalanmayan işletmeler arasında karşılaştırma yapılmıştır.
Tebliğde hedeflenen katkı temel olarak üç alan üzerine dayanmaktadır. Kuluçkalıkların başarılı olmasının arkasında en önemli koşullardan birinin, kuluçkalıkların hizmetlerinin etkin bir biçimde değerlendirilmeleri gelmektedir. Böylece kuluçkalık sistemi içinde var olan tüm ünitelerin performanslarına ilişkin geri bildirim alınabilir. Ancak Türkiye örneğinde bu analizin yeterli düzeyde yapıldığını söylemek güçtür. İkinci konu ise; kuluçkalıkların sağladığı katma değere ilişkin saptamalar genelde gelişmiş ülkelerde yapılamakta ve o tarz ülkelerin koşullarını tarif etmekle sınırlı kalmaktadır. Bu tebliğ ise gelişmekte olan bir ülkeye özel bir durumu ve hatta makroekonomik istikrarsızlıktan uzunca bir dönem zarar görmüş, ulusal yenilik sistemi (national innovation system) zayıf durumda olan bir ülkenin tecrübelerini ortaya koymayı hedeflemiştir.
Kuluçkalıklar hizmetlerini belirli bir dönem için verebilirler. Genellikle bu dönem 3-4 yıl kadar olmaktadır. Destekler yeni kurulan küçük işletmeleri kapsamaktadır. Geleneksel bir kuluçkalığın ana misyonu ise; girişimciliği, yeniliği istihdam imkanlarını ve büyümeyi destekleyerek ekonomik gelişmeyi hızlandırmak olarak ifade edilmektedir. Tekrar vurgulanması gereken nokta, tebliğ boyunca teknoloji işletme kuluçkalıklarının özellik ve yapılarının tartışmanın merkezinde olacağı, Türkiye’deki teknolojik kuluçkalıkların da Teknoloji Geliştir me Merkezlerinin (TEKMER) teknoloji kuluçkalıkları ile ortak ve benzer özellikleri olduğu gerçeğidir. Teknoloji kuluçkalıklarını diğer kuluçkalık organizasyonlarından köklü bir biçimde ayrılan özellikleri yoktur. Teknoloji kuluçkalıklarının var oluş nedenleri araştırıldığında ön plana çıkanlar;
•Yeni kurulmuş yüksek teknoloji girişimlerininin oluşumu ve gelişimini desteklemek,
•Yüksek eğitim ve öğretim kurumlarıyla beraber işletmeler arasındaki teknoloji transferini geliştirmek,
•Bilimsel araştırmaların ticari uygulamalarla bütünleşmesini desteklemek,
•Üniversite mezunları için girişimcilik ve istihdam kapasitesini artırmak,
•Özellikle gelişmekte olan ekonomilere yararlı olmak, var oluş ve kuruluş nedenleri arasında sayılabilir.
Bu bölüm kuluçkalık içinde işlev gösteren işletmelerin diğerlerine göre başarı performansı olup olmadığını araştırmaktadır. Kuluçkalık içindeki işletmelerin büyük bölümü bilgisayar ve yazılım, elektronik ve tıp sektöründe olup, az sayıda olsa da bazı firmaların otomotiv, enerji ve kimya sektöründe faaliyet gösterdiği gözlenmiştir. Kuluçkalık dışında faaliyet gösteren firmalar ise bilgisayar ve yazılım, elektronik ve tıp sektöründedir. Örnekleme içindeki grupta yer alan firmaların hemen hemen tamamı herhangi bir gruba bağlı olmayan bağımsız girişimlerdir. Firmalar, sektörler ve çalışan sayısı ile ilgili bilgiler tabloda mevcuttur.
Mevcut literatürün taranmasıyla beraber, yazarlar kuluçkalık etkisini ölçebilmek adına iki gösterge üzerinde durmaktadır. Öncelikle, kuluçkalıklarda yerleşik olan işletmelerin satış hâsılatı ve istihdam anlamında diğer işletmelere kıyasla daha iyi performans gösterdikleri iddia edilmektedir. Yapılan ilk tahlillere göre, her iki grup işletmenin istihdam performansı kriteri açısından önemli bir farklılığı olmadığı ortaya çıkmıştır. Bununla beraber, yakın geçmişteki literatürün kuluçkalık etkisinin satış rakamları ve istihdam performansı üzerinde olumlu etkileri olduğuna dair bir mutabakat içinde olduğu görülmektedir.
Ayrıca, kuluçkalıklar genel olarak Ar-Ge faaliyetlerine destek, yenilik ve ürün geliştirme-yenilme gibi alanlarda destek vermek üzere kurulduklarından, kuluçkalıklarda işlevsel olan işletmelerin yeni ürün ve hizmet geliştirmede daha iyi performans göstermeleri beklenmektedir. Ancak bu konuda var olan kanıtların bir miktar belirsizlik içerdiği söylenebilir. 1988 yılında yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; kuluçkalıklarda aktif olan girişimler daha fazla Ar-Ge çalışanı istihdam etmekte, göreli olarak diğer işletmelere göre Ar-Ge’ye daha fazla miktarda yatırım yapmaktadır.
Diğer taraftan 1997 yılında yapılan bir başka araştırmaya göre ise; ilgili göstergeler dikkate alındığında önemli sayılabilecek bir performans farkının olmadığı, kuluçkalıklarda çalışan ve çalışmayan girişimlerin ürün geliştirme, patent ve telif hakları konusunda performans farkı ortaya koymadıkları sonucuna ulaşılmaktadır. Yakın geçmişte yapılan çalışmalar, örneğin 2002’de yapılan bir araştırmaya göre, her iki örnek grupta yenilik çıktısı ve Ar-Ge yoğunluğu açısından farklı bir sonucun ortaya çıkmadığını göstermektedir. Aynı araştırma; patent, lisans ve yeni ürünlere ilişkin göstergelerin dikkate alınması durumunda; kuluçkalıkta olan ve olmayan işletmeler arasında hissedilebilir bir performans farkının olmadığını ortaya koymaktadır.
Genel değerlendirme çerçevesinde, satış hasılatı ve istihdam kapasiteninin yanında dikkate alınan bir diğer karşılaştırma unsuru yenilik geliştirme yeteneğidir. Genel kanı, kuluçkalıkların yüksek teknoloji alanında uğraş veren işletmelerin teknolojik performanslarını olumlu etkilediği yönündedir. Tebliğ için elde edilen verilerin fikri mülkiyet hakları konusunda ilginç sonuçlar ortaya koyduğu görülmektedir. Örneğin, kuluçkalıkların dışındaki firmaların yaklaşık yüzde 40’ının kendi tescilli markaları varken, aynı oran kuluçkalıklar içindeki işletmelerde yüzde 15 düzeyindedir.
Yüzde 5 düzeyinde olan farklılık istatistikî olarak önemli bir boyuta sahiptir. Anket içeriğinde var olan bir diğer soru; son üç yıl içinde işletmelerin herhangi bir ürün veya süreç yeniliği başarıp başaramadığına ilişkin olmuştur. Kuluçkalık dışındaki işletmelerin yüzde 32’lik bir bölümü ürettiklerinin kısmen de olsa Dünyada yeni bir konsept olduğunu ifade etmişlerdir. Aynı oran kuluçkalılardaki firmalar için az da olsa daha düşükcedir. Son üç yıl içinde Türkiye için yeni bir ürün geliştirdiklerini ifade eden kesim, kuluçkalıkların dışındaki firmaların yarısından fazlasını oluştururken, kuluçkalıklar dahilindeki firmaların yüzde 42’sinin Türkiye için yeni bir ürün geliştirdiklerini belirttikleri ortaya çıkmaktadır. Genel olarak bakıldığında; bulgular, yenilikçilik anlamında kuluçkalıklardaki işletmelerin diğerleriyle karşılaştırıldığında çok daha iyi bir performans ortaya koyduklarına dair net kanıtlar sunmamaktadır.
Kaynak: İnkübatörlerin (Kuluçkalık) Etkinliğinin Analiz Edilmesi: Türkiye Örneği, Semih Akçomak ve Erol Taymaz, ODTÜ